Kategoriler

GEZiCiBiLiM diyorki;

Bildiklerimizi paylaşalım!!!!

Garip Bilimsel haberler-Gizemli olaylar

Beyruni

BEYRUNİ

Ilmin cesitli dallarinda eserler veren ve ilk defa dünyanin dönüsünü isbat eden büyük dâhî !


  15-16 ve 17.yüzyilin Avrupasina bakin. Koyu bir cehalet icerisinde oldugunu
göreceksiniz. Kopernik isimli bilgin, dünyanin hem kendi, hem de günes etrafinde
döndügünü kesinlikle bildigi halde, korkup acikca söyleyemiyordu. Bu husustaki
kitabi ancak 70 yasinda öldükten sonra yayinlanabildi. 18. yüzyila kadar da
kilisenin yasakladigi kitaplar listesinde yer aldi.
  Büyük italyan bilgini Galieé de Koprnik´i tasdik eder mahiyette yazdigi
eserinden dolayi Engizisyon Mahkemesine verildi. Ondan fikrini red ve inkâr
etmesi istendi. Bilgin mecburen kendi kendini yalanlamak zorunda kaldi. Ama
mahkemeden ayrilirken:
 " Yine de dünya dönüyor!"
diye mirildanmaktan kendini alamadi.
  Buna ragmen, ölünceye kadar bir eve kapatilan Galieé, öldügü zaman Hiristiyan
mezarligina gömülmedi. Cünkü o günün Avrupa´sinda dünyanin döndügünü söylemek
dinsizlik sayiliyordu. Bu noktada italyan filozofu Bruno daha talihsizdi.
Kopernik nazariyesini desteklediginden dolayi Engizisyon mahkemesi tarafindan
yakilarak ölüme mahkûm edildi.
  Oysa Islâm dünyasi, degil o yüzyillarda, asirlar öncesinde dünyanin yuvarlak-
ligina ve döndügüne inaniyor ve bunun isbatini yapiyordu. Beyrûnî dünyanin
yuvarlak oldugunu, hem ekseni hem de günesin etrafinda döndügünü Kopernik´ten
tam 500 sene önce isbat etmisti. Günes, dünyanin etrafinda degil, dünya diger
gezegenlerle birlikte günesin etrafinda dönmekteydi. Gece ve gündüz de dünyanin
kendi etrafinda dönmesinden ileri gelmekteydi.
  Bu fikirlerin sâhibi Beyrûnî ilmin her dalinda eserler vermistir. Mükemmel bir
Islâm âlimi, büyük bir filozof, seyyah, olarak söhret bulmustu.


BIR DEVRE ADINI VEREN BILGIN
  "Üstaz" lâkabiyla anilan Beyrûnî, yanliz Islâm âleminin degil, tüm dünyada
ortacagin en büyük sîmasi olarak karsimiza cikmaktadir. Prof. Philip K. Hitti,
onun "Tabiî ilimler alaninda Müslümanlar arasinda yetisen en orijinal ve en
derin bilgin" oldugunu söyler.
  Bir devre adini verbilecek kadar büyük olan Beyrûnî´nin yasadigi devir G.Sarton
´un dilinde,"Beyrûnî asri"dir.
Sovyet Ilim Akademisi Üyelerinden olan Babacan Gafurov, Beyrûnî hakkinda sunlari
söyler:
"Insanlik tarihinin pek az devri, dehasi yalnizca ceginin ilimlerini kavramakla
kalmayip, bilinmeyenlere kadar uzanan, dev zekalara sahip olmakla övünebilir.
Bundan bin yil önce dogan ve Islâm dünyasinin en büyük âlimlerinden biri sayilan
Beyrûnî, insanligin bilgisine essiz hizmetlerde bulunmustur. Calismasini aksatan
siyâsî kargasaliklara ragmen, cok sayida eser vermistir.
Ilme hizmeti o derece o derece önemlidirki , bazi âlimler, onun Ibni Sînâ ile ayni
ayarda, hatta ondan da üstün oldugunu ileri sürerler. Ancak Ibni Sînâ´nin aksine,
Beyrûnî´yi sadece birkac uzman bilir. O, eserlerinde savundugu tezler ve vardigi
sonuclar hakkinda bilgimiz arttikca büyüklügü ortaya cikan dev zekalardan biridir."

HAYATI
 Asil adi ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el- Beyrûnî olan Beyrûnî büyük bir
Türk fen bilginidir.973´de Kâs´ta dogdu. Daha kücük yastayken Harzemsahlarin
sarayiyla irtibata gecti. Meshur Metematikci Emir Ebû Nasr Mansûr bin Ali bin
Irak´in himayesine girdi. Abdüssamed bin Samet el-Hâkim ve Ibn Sina´dan dersler
aldi. Bu arada siyaset âleminde de faaliyetlere giristi. Prens ve hükümdarlardan
itibar gördü.
  Beyrûnî Kâs Harzemsahi Muhammed bin Ahmed bin Irak´in yaninda bulundu.
Onu oldukca severdi. 995´de öldürülünce üzüntüsünden dolayi "dünya makam ve
mevkilerini" terkederek kendini îlme verdigini söyler. Bu ayni zamanda onun
hükümdar yaninda ne kadar yüksek bir mevkî kazandiginida gösterir. Daha sonra
Beyrûnî Cürcân Harzemsahi Me´mun bin Me´mun un yaninda müsâvir ve vezir olarak
bulundu.
  Gazneli Mahmûd´un Hindistan´i zaptindan sonra Hindistan´a gitti. O´nun
nezdindeki mevkiî de oldukca büyüktü. Sultan Mahmûd onu hazine genel Müdürü
yapti. Orada Sankstritce ögrendi. Hint ilmini, örf ve âdetlerini etraflica
inceledi. Bu arada matematik, astronomi, fizik, ve tabiî ilimlerle cografya
üzerinde calismalar yapti. Tip ve deneysel fizikle de ugrasti. Kendi kurdugu
metod ve kendi yaptigi âletlerle madenlerin özgül agirliklarini cok yaklasik
olarak hesapladi. Geride 120´yi askin eser birakarak 1051´de Gazne´de vefat etti.

SONSUZ ILIM ASKI
  Daha 17 yasindayken verimli deney ve gözetimlere girisen Beyrûnî´de büyük
bir ilim aski görülür. O kadar ki, Kâs yakinlarinda bir köyde yaptigi ilk rasat-
larinda ciplak gözle günese bakmaktan gözleri hastalanmis, daha sonra sudaki
aksinden faydalanarak calismalarini sürdürmüstür.
  Elinden kalem düsmeyen, gözünden kitap ayrilmayan, kalbi tefekkürden uzak
kalmayan Beyrûnî Arapca, Farsca, Ibranice, Rumca, Süryanice ve yunancaya vâkiftir.
Beyrûnî kültür hazinesini zirveye cikaran isimdir. O ilmî belgelere dayanmanin
mecburiyetini, olayin deney ve tecrübelerle isbat edilmesi gerektigini ilk defa
öne süren âlimlerdendir. Cesitli ilim dallarinda büyük hizmetleri olmustur.
  Beyrûnî ile Ibnî Sinâ arasindaki yazismalar gercek bir düsünce platformudur.
Bu yazismalar günümpz fizik kavramlarinin cogunun ayrintili cözümlerini ihtiva
etmektedir. Tipki Einstein ile Bohr arasindaki yazismalari andirmaktadir.
Beyrûnî ve Ibnî Sinâ´nin ilmî metodlarla ilgili yorumlari okunacak olursa
öylesine orijinal bir mantik yapisiyla karsilasilir ki, insan bu metinlerin
günümüzde yazildigini zanneder.
  Beyrûnî Aristo(M.Ö 383-322)´nun geocentrizm, teorisini süpheyle karsiladi.
Arastirmalari neticesinde tenkitlerde bulundu.

MATEMATIKTEKI HIZMETLERI
  Beyrûnî, Hint-Arap rakamlarini ve sayi yazmayi bastan gayet acik bir bicimde
ve bir acinin üc esit kisma bölünmesiyle ugrasmistir.Piza´li Leonardo(1170-1240)
ikinci ve ücüncü dereceden denklemlere ait bilgileri Beyrûnî, Ebû Kami,
Ibni Sinâ(987-1037) ve Karacî gibi Müslüman âlimlerden ögrenmisti.
Bosuna toplamalara lüzum kalmadan bir sayinin devamli olarak iki katini
almak icin metod gelistirmistir. Tahdît´inde ceyb-i kullîyi(sinüs) 60´tan
baslattigi halde Karûn-u Mes´ûdî´de baslatmis ve bununla trigonometri
tâbirlerinin sayi oldugu esasina isaret etmistir. Bu bugünkü ilim seviyesine
cok eskiden ulasmak demektir.

ASTRONOMI VE COGRAFYADAKI HIZMETLERI
  Beyrûnî´nin astronomi ve cografyada da kiymetli hizmetleri olmustur. Kânûn-u
Mes´ûdî adindaki kitabi astronomi sahasinda bir irfan ve arastirma âbidesi olarak
tarihe kaydolmustur. Beyrûnî bu kitabinda imparatorlugun Bati bölgesi, Resm-el
Arz adli kitabinda ise merkezî kisimlari anlatmaktadir.Beyrûnî sehirlerin enlem
ve boylamlarini da tesbit etmistir. Maverâünnehir ile Sind´in boylam dairelerindeki
hatalari düzeltmistir. Günes, ay ve dünyanin hareketleri, usturlab îmali, aksam
karanligi ve günes tutulmasi esnasinda meydana gelen hâdiseler hakkinda verdigi
bilgiler bilhassa kayda deger. Gazne´dekibleyi dogru olarak tesbit etmekle,
Müslümanlara yaptigi hizmetlere bir yenisi eklenmistir. Ilmiyle dine hizmet etmis
olmaktan büyük bir mutluluk duydugunu belirtmistir.


CAGIN EN BÜYÜK ILIM ÂLIMI: BEYRÛNÎ
  Beyrûnî Müslüman olsun olmasin her türlü ilim adamiyla genis ölcüde isbirligi
yapti, kendisini caginin en yüksek bir ilim merkezi ve mihveri hâline getirdi.
O Harizm´de Kas sehrinin boylamini bulurken, Bagdat´in büyük matematikcilerinden
birisi olan Beû-l Vefâ(940-998) ile isbirligi yapti. Sonra da Kas ile Gazne´yi
baslangic kabul ederek meyl-i külli(bir gökcisminin yörüngesinde tam olarak
sapmasi) rastlari yapti, cagdas neticelere uygun sonuclar elde etti. O bu
arastirmalari sonucunda Jeodezi (mesehâ=yer ölcme) ilminin temellerini 8 asir
önce atti.
  Beyrûnî bir ara Harizm ile Cürcan arasinda Oguzlar bölgesindeki bozkirlarda
yerin capini hesaplamak icin incelemeler yapti. Önce âlet yoklugu sebebiyle
bunu basaramadiysada daha sonra Sultan Mahmud´un yardimlariyla Hindistan´da
Nendene sehri yakininda calismalarda bulundu ve sonunda yerin capini ölcmeye
muvafak oldu.
  Ayni zamanda Beyrûnî dünyanin capinin ölcülmesiyle alâkali olarak cok üstün
bir görüs ortaya atmistir. Bugün bile matematik ölcüler bakimindan son derece
dogru olan bu kanun Avrupa´da "Beyrûnî Kurali" olarak adlandirilmaktadir.
Onun ünlü astronomi deneylerinden birisi de Hindistan´da bir dagda yaptigi
yükseklik ölcüsüdür.  Prof. Hamid Askerî, Isaac Newton´la Beyrûnî´nin
calismalarini karsilastirirken sunlari söyler:
  "Newton yer cekimi kanununu kesfettigi zaman henüz 23 yasinda idi. Fakat
bunu takiben 17 yil zarfinda yer cekimi kanununu yayinlamadigi gibi bu kanunu
arkadaslari veya meslektaslari ile de tartismadi. Newton´nun biyografisini
yazanlar, onun bunu uzun süre ortaya atmamasini, teorisinin tasdîk edilmesini
temin icin hesaplamak istedigi belirli degerlere baglamaktadir. Bu degerler
ekvator ile dünyanin yaricapi idi. Batili âlimler tarafindan yapilan hesaplamalara
göre ekvator 22.000 mil, yaricapi ise 3500 mil olarak hesaplanmisti. Newton
bu degerleri hesaplamalara tatbik ettigi zaman teorisi hakkinda yeterli bir
dogruluk saglamadan basariya ulasamadigindan teorisinden süphelenmeye basladi.
Halbuki teorisinde bir hata yoktu."
  700 yil önce......
 "Bir Fransiz astronomu olan Piscard, dünyanin capini yeniden hesaplamis ve
ekvatoru 25.000 mil olarak tesbit etmistir. Newton ve Piscard´dan 700 yil önce
Hint-Pakistan´da bu ölcü 25.000 mil olarak tesbit edilmisti. Onlarin bundan
haberi yoktu. Demek Beyrûnî onlardan önce bu isi tam bir dogrulukta tesbit etmis
bulunuyordu. Iste Dogu´nun o zaman ilimdeki üstünlügü bundan  da anlasilmaktadir."
   Ayrica Beyrûnî günesin batis anindaki egimini ölcmüs, Usturlab adindaki
kitabinda bu husustaki kuralini ve tecrübesini atrafli olarak anlatmistir.
Beyrûnî ayrica, planisfer (yildizlar ve sahalari), yildizlarin hareketlerini
gösteren küreler hakkinda eserler yazmistir. Sultan Mes´ud´a da astronomi
tablolari yapmistir.

COGRAFYADAKI BILGISI
  Beyrûnî´nin cografya´da bilgisi derindir.
  Bir gün Gazne´li Sulatan Mahmud´a Kuzey Asya´dan bir seyyah gelmis, günesin
aylarca batmadigi bir bölge gördügünü anlatmisti. Sultan Murad darilmakla
kalmamis kendisiyle alay ediyor zanniyla seyyahi hapsettirmeye kalkmisti.
Ancak Beyrûnî araya girip sulatani ikna etmesiyle adam kurtulabildi.
  Beyrûnî cografya hakkinda müstakil eserler yazmissa da bunlar ya
tamamlanmamis yahut tamamlananlari da bize kadar gelmemistir.
  Batlamyus´un Cografyas´sini Ceyhânî v.s. gibi islâm âlimlerinin Mesâlik ve
Memâlik kitaplariyla karsilastirmis, kendi incelemeleriyle tamamlayarak büyük
bir dünya cografyasi yazmaya calismis, bu ugurda hayli mesâi harcamistir.
Hatta 10 arsin üzerinde cografîbölgelerin enlem ve boylamlarini tesbit etmis,
fakat Harzem´deki inkilaplarda kaybolmustur.
  Beyrûnî eserlerinde oldukca merakli ve faydali bilgiler vermektedir. Dogu
sanayiinden, bilhassa porselen, cinicilik, demir, altin v.s. madenlerin
îmalatindan, cay ve bambu üretiminden bahsetmektedir.

ÜMIT BURNU VE AMERIKA KITASINDAN ILK BAHSEDEN O`DUR
  Beyrûnî ayrica Güney Dogu Asya ve ürünleri, Malay ve Cava adalari, para,
ölcü ve dilleri hakkinda bilgiler vermektedir. Ta o zamanlarda Ümit Burn´nun
varligindan bahsetmesi enteresandir. Beyrûnî, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa
hakkinda da genis bilgi sâhibidir. Amerika kitasinin ve Japonya´nin varligindan
ilk defa söz eden de Beyrûnî olmustur. Demek ki Beyrûnî,Amerika kitasini 1492
yilinda kesfeden Kristof Colomb´dan 500 sene önce haber vermis oluyor.

FIZIKTEKI HIZMETLERI
  Dünyanin yuvarlak olusunda tereddüt etmedigi gibi, dünyanin dönüsünü,
hatta yer cekiminin varligini ortaya koymustur. Newton´dan asirlarca önce
Beyrûnî yer cekimi hakkinda sunlari söylemistir: "Arz dönüyorsa, bu dönüsünden
dolayi agaclar, taslar yerlerinden nicin firlamiyor? denilirse , buna su cevabi
veririz: Bu durum dünyanin dönmesi hakkinda ortaya attigimiz teoriyi cürütmez.
Cünkü hersey dünyanin merkezine düsüyor. Demek ki, o merkezde cekicilik var.
Iste bu yer cekimi yeryüzündeki seylerin disari firlamasina mânî olabilmektedir."
  Beyrûnî´nin fizikte yaptigi hizmetler sadece yercekimini bulmasindan ibaret
degildir. O ayni zamanda 18 kadar maddenin özgül agirligini 9 asir önce ilk defa
dogruya cok yakin olarak hesaplamistir.
  Birlesik kaplari, hidrostatik prensibinden faydalanarak menba sularinin en
artezyen kuyularinin calismalarini aciklamistir.
  Beyrûnî, Galile(1564-1642) ile karsilastirilabilecek ölcüde modern görüslere
sahipti, nitekim o tabiattaki kanunlarin degiskenligini ortaya cikarma metodunu
Galile ile paylasmistir.
  Beyrûnî optikle ilgilenmis, isinlarin görülen cisimden aksettigini ve göze dogru
geldigini belirtmistir. Isigin da bir hizi bulundugunu ve bunun sesin hizindan daha
fazla oldugunu ifade etmistir.

JEOLIJIDEKI HIZMETLERI
  Beyrûnî jeolojik degisiklikler hakkinda da fikir beyan etmistir. O ancak
asrimizda ele alinabilen karalarin kuzeye dogru kayma fikrini 9,5 asir önce
savunmustu. Bu onun ne kadar keskin ve ileri görüslü bir bilgin oldugunun
delilidir.
  Beyrûnî arkadasi Ebû Sehl´le birlikte dünyanin hareketi ve kara parcalari
hakkinda da kitap yazdi. Fakat bu kitap günümüze kadar gelememistir.
  Bugünkü Arabistan cölünün denizin cekilmesiyle meydana geldigini, bunu
kazida cikan tas ve fosillerin delil oldugunu ifade etmistir. Indus vâdisinin
de alüvyonlarla dolmus eski bir deniz havzasi oldugunu belirtmistir. Tahdîdü
Nihayet-il Emâkin adli eserinde jeolojiyle ilgili enteresan bilgiler
bulunmaktadir.
  Botaniklede ilgilendi:
  Beyrûnî´nin botanikle de ilgilendigini görüyoruz. Geometriyi botanige uygulamis,
bitki ve hayvanlarda üreme konularina temas etmis, kuslarla ilgili enteresan
gözlemlerde bulunmus, ciceklerin yapraklarinin sayisi hakkinda görüs ortaya
koymus, cicek yapraklarinin 3,4,5,6 yahut 18 olabilecegini, fakat hicbir zaman
7 veya 9 olamayacagini ifade etmistir.

  TIPTAKI HIZMETLERI
  Beyrûnî tarihte de isim yapmistir. Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harzem´in
tarihlerini yazmistir. O kuvvetli kaynaklari elinde bulunduran, öncekilerden
farkli metodlar kullanan, degisik ve asrinin cok ötelerindeki bir zihniyetle
degerlendirmeler yapan bir tarihcidir.
  Orta Asya´daki Türk kavimleri, Hind ve Iran kültür ve tarihleriyle ilgili
verdigi bilgiler cok önemlidir. Tarihî olaylari objektiv olarak incelemis,
sebeblilik ve benzerlik hususlarina dikkat cekmistir. Kronolojik esaslarla
olaylarin tarihini kontrol etmis, haberin dogru olup olamiyacagini tesbit etmistir.
Kronoloji cetvelleri ve verdigi bilgiler oldukca önemlidir.
   Beyrûnî, kaynak arastirmada son derece titiz ve basarilidir. Haberlerini ya
yazili kaynaklara ya da sahitlere dayandirmaktadir.

MUKAYESELI DINLER TARIHININ TEMELINI ATTI
  Beyrûnî´nin tarih calismalarinin cogu, dinler tarihi sahasinda olmustur.
O cok ilgi duydugu bu alana bircok yenilikler getirmistir. Ancak zamanindan 8-9
asir sonra bagimsiz bir ilim haline gelebilen Mukayeseli Dinler Tarihi, bu
ilmin öncüsü durumunda olan Beyrûnî´ye cok sey borcludur. Memleketimizde oldukca
yeni ve Bati´da bir-iki asirdir mesgul olunan bu ilim dalinda Beyrûnî´nin
calismalari oldukca basarilidir.   Hinduizm, Budizm, Zerdüst, Maniheizm,
Sâbiilik, Eski Yunan dini, Yahûdilik, Sâmirilik, Hiristiyanlik ve Islâmiyet
hakkinda verdigi bilgiler cok kiymetlidir.

FELSEFEYLEDE UGRASTI

  Beyrûnî, felsefeylede ugrasmistir. Fakat kelsefî konular icerisinde
bogulmamis, keskin zekâsiyla meseleleri ilk sebeb olan ALLAH´a, O´nun
mutlak kudretine dayandirmistir. Tabiat olaylarindan bahsederken, bunlaridaki
hikmet sâhibini göstermistir. Pinar suyunda, daglarda, ciceklerde, kuslarda,
yeryüzü, günes, yildizlar ve gök cisimlerinde takilip kalmamis ALLAH´a
yönelmistir. Hicbir zaman ilmî îzahlari boslukta birakmamis, ALLAH´in
yarattigini söylemis, herseyi O´na baglamis, bu hususta
âyet ve hâdisleri zikretmistir.

ILME BAKIS ACISI
  Beyrûnî cebir, geometri ve cografya konularinda bile o konuyla ilgili
bir âyet zikretmis, âyette bahsi gecen konunun yorumlarini yapmis, ilimle
dini birlestirmistir. Müsbet ilimlerle ilâhî bilgilere daha iyi nufûz
edebilecegini söylemistir.
  Beyrûnî ilmi ögrenmekten maksadinin hakki ve hakîkati bulma oldugunu su
sözleriyle   belirtir:
  "Anlattiklarim arasinda gercek disi olanlar varsa ALLAH´a tövbe ederim.
Razi olacagi seylere sarilmak hususunda ALLAH´tan yardim dilerim. Bâtil olan
seyleri ögrenip onlardan korunmak icin de ALLAH´tan hidayet isterim.
Iyilik O´nun elindedir."
  Beyrûnî, Müslüman icin ilmin üstünlügünü belirtirken onu taklit yoluyla
degil, arastirmayla elde etmesini tavsiye ediyor ve ilimsiz, mârifetsiz,
tefekkürsüz ibadetin eksik olacagini belirtiyor.

(alıntıdır)
 



çetince banner
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol